Cilt kuruluğu her bireyde görülebilen bir durumdur. Fakat bazı risk faktörleri ciltte hassasiyete neden olarak kurulukların gelişme riskini artırmaktadır. Cilt kuruluğu riskinde artışa neden olabilen faktörlerden bazıları yaş, meslek, iklim ve tıbbi geçmiştir.
Yaş faktöründe, gençlere göre daha yaşlılarda cilt kuruluğu problemi daha yaygındır. Yaş ilerledikçe ciltte bulunan gözenekler daha az yağ üretmeye başlar ve bu da kurulukta artışla sonuçlanır. Kolajen kaybına bağlı olarak bağ dokulardaki elastikiyet kaybı da kuruluğu tetikler. 25’li yaşlardan itibaren sıvı kolajen kullanımı ciltteki kuruluğu önlemeye yardımcı olmaktadır.
Tıbbi geçmiş faktöründe, ailede egzama, alerjik dermatit veya diğer alerjik hastalık öyküsü olan kişilerin cilt problemlerini geliştirme, dolayısıyla da ciltte kuruluk şikayeti yaşama olasılıkları, tıbbi geçmişinde cilt rahatsızlıkları bulunmayan kişilere göre daha yüksektir.
Meslek faktöründe, hemşirelik, kuaförlük gibi bol su ve kimyasal maddelerle temasın fazla olduğu meslek gruplarında cilt kuruluğu oldukça sıklıkla görülen bir şikayettir.
Kuru, soğuk veya düşük nemli iklim faktöründe ise cilt kuruluğu görülmektedir. Nem seviyelerinin nispeten düşük olduğu iklimlerde daha da sık görülür. Özellikle çeşitli nedenlerle soğuk havada çok vakit geçiren kişilerde cilt kuruluğu yaygındır.
Az su tüketimi ise ciltteki kuruluğun en büyük sebeplerinden biridir. Cilt kuruluğunun önüne geçmek için günde en az 2,5-3 litre su tüketilmelidir. Sıvı kolajen takviyesi kullanılmalıdır. Nemlendirici kullanımı ihmal edilmemelidir. Cildin nemini kaybetmemesi için suya maruz kalmayı sınırlandırmak önemlidir. Cilt soğuk ve rüzgarlı havalardan korunmalıdır. Kışın dışarı çıkarken atkı, şapka ve eldiven kullanımı ihmal edilmemelidir.